çılgınca
1 çılgınca — zf. 1) Deli gibi, delicesine, çılgıncasına Mademki Salvotore yi o derece kıskandım, demek ki kendisine çılgınca âşıktım. R. H. Karay 2) Aşırı bir biçimde Gençler, çocuklar, günün kahramanına çılgınca tezahürat yapıyorlar. H. Taner …
2 çılğınca(sına) — z. 1. Dəli kimi, dəlicəsinə. Fırlatdı bir qəhqəhə; Çılğınca qalxdı birdən. Ə. C.. Gülgəz çılğıncasına atasının yaxasını didişdirməyə başladı. İ. Hüseynov. 2. məc. Ehtirasla, dəlicəsinə. Çılğıncasına sevmək. Çılğıncasına vurulmaq …
3 çılgıncasına — zf. Çılgınca Herkesin bu kadar uzun vadeli emelleri, bu kadar çılgıncasına ölçüsüz ümitleri yok mudur? A. Ş. Hisar …
4 çılgınlaşmak — nsz Çılgınca davranışlarda bulunmak …
5 mecnunane — sf., esk., Ar. mecnūn + Far. āne 1) Çılgın gibi, çılgınca olan O anda zihnimden mecnunane bir fikir geçiverdi... S. F. Abasıyanık 2) zf. Mecnunca …
6 deliye taş atma, başını yarar — davranışlarında çılgınlık bulunan kimseye dokunma yoksa sana öyle çılgınca saldırır ki yaptığına pişman olursun anlamında kullanılan bir söz …
7 mecnûnâne — (A. F.) [ ﻪﻥﺎﻥﻮﻨﺠﻡ ] çılğınca, delicesine …